top of page

Arama Sonuçları

"" için 10 öge bulundu

  • Dünyanın en uzun yaşayanlarının sırrı! Haftada 4 adet...

    Hepimizin hayali uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek bazı yöntemler sayesinde mümkün. Dünyanın en uzun yaşayan insanlarının bulunduğu bölgelerde beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzları araştırıldığında ise belirli noktalar öne çıkıyor. En uzun yaşam süresine sahip bu bölgelere "mavi bölge" ismi verilirken alışkanlıkları hakkında ise Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin çeşitli bilgiler verdi. Loma Linda, Nicoya, Sardinya, Ikaria, ve Okinawa'nın dünyada asırlık nüfusun en yüksek yüzdesine sahip beş bölgesi olarak keşfedildi ve son yıllarda çeşitli araştırmalara konu olundu. Sardunya: Akdeniz'de dünyanın en uzun ömürlü erkeklerine ev sahipliği yapan büyük bir İtalyan adasıdır. Günde 8 kilometreden fazla yürümek, kemik, kas ve kardiyovasküler sağlığa fayda sağlayan Sardunya erkekleri için tipiktir. Sardunya diyeti "tam tahıllı ekmek, fasulye, bahçe sebzeleri ve meyvelerden" oluşur. Et, genellikle haftada bir kez yenir. Sınırlı alkol tüketimi var. Okinawa: Doğu Çin Denizi'nde dünyanın en uzun yaşayan kadınlarına ev sahipliği yapan bir Japon adasıdır. Okinawa'lı asırlık insanlar, üyelerine her zaman yanlarında birinin olduğunu bilmenin güvencesini veren, mali ve duygusal destek sağlayan bir sosyal güvenlik ağları kültürüne sahiptir. Okinawalılar uzun ömürlerini, kendilerini %80 tok hissettiklerinde yemek yemeyi bırakmaları onlar için vazgeçilmez. Nicoya: Kosta Rika'da, ABD'nin sağlık hizmetlerine harcadığının çok daha azını harcadıkları ve 90 yaşına kadar yaşama şanslarının iki kattan fazla olduğu bir şehir. Yaşama nedenleri, inançları ve aileleri, Nicoyan kültüründe hayati roller oynuyor. Nicoyans işlenmiş gıdalardan kaçınır ve bunun yerine antioksidanlar açısından zengin tropikal meyveler yerler. Suları, kalp hastalığı riskini azaltabilen ve kemik gücünü optimize edebilen elektrolitler kalsiyum ve magnezyum açısından zengindir. Ikaria: Yunanistan açıklarında, yaşam süresinin Amerikalılardan sekiz yıl daha uzun olduğu küçük bir adadır. Ikaria sakinlerinde bunama neredeyse yoktur. İkaryalılar " birçok meyve ve sebze, kepekli tahıllar, fasulye, patates ve zeytinyağı içeren Akdeniz diyetinin bir çeşidini" yerler. Loma Linda: Kaliforniya'daki bu topluluk, ortalama bir Amerikalıdan on yıl daha uzun yaşıyor. Öncelikle "yapraklı yeşillikler, fındık ve baklagillerden" oluşan vegan bir diyetleri var. Haftada bir gün dinlenerek geçirirler. Mavi Bölge Diyeti nedir? Yüksek lif içeren gıdalar ve mevsim sebzeleri tüketirler; mevsiminde bahçe sebzeleri, lahana, ıspanak, karnabahar, şalgam ve pancar, pazı ve karalahana gibi yeşillikler. Tam tahıllar, mevsim meyveleri ve fasulye, Blue Zones yemeklerinin başında gelir. *Yüksek kaliteli proteinler tüketirler; Ayda bir kez kırmızı et ve haftada iki kez mevsim deniz ürünleri tüketirler. *Süt tüketimi çok kısıtlı; süt yerine küçükbaş hayvan sütlerinin fermantasyon ürünleri sıklıkla kullanılıyor. Yoğurt, peynir şeklinde. *Yumurta tüketimi haftada 4-5 adet *Şeker tüketimi minimal miktarda *Günde 2 avuç çiğ kuruyemiş tüketirler *Ekşi mayalı tam tahıl ekmek yerler *Günlük su tüketimleri 8-10 bardak ve çay, kahve tüketirler *Doymadan sofradan kalkarlar, akşam yemeğini geç saate bırakmazlar ve hafif gıdaları tercih ederler Op. Dr. Salim Balin sözlerine şöyle devam ediyor; Beslenme dışında yaşam tarzları nasıldır? -Aile ve sosyal bağları güçlüdür. -Günlük hareket kabiliyetleri üst düzeydedir. 8 kilometreyi bulan hareketleri var. -Streslerini kontrol edilebilir seviyede tutarlar. Mavi Bölge sakinlerinin meditasyon, dua ederek veya sosyalleşerek stresi azaltmalarına doğal olarak yardımcı olan rutinleri vardır. Birçok insan daha uzun bir yaşam için sürekli "tarif" arar. Diyet değişiklikleri, günlük hareket ve sosyal hayata dâhil olmak üzere basit yaşam tarzı değişiklikleri sağlığı iyileştirebilir ve ömrü uzatabilir. Her şeyden önemlisi hayat kalitesi yüksek bir ömür için odaklanabiliriz. Kaynak: https://www.sabah.com.tr/utm_source=haberdetay_web_anasayfa&utm_medium=haberdetay_web_anasayfa&utm_campaign=haberdetay_web_anasayfa

  • Fiziksel Aktivite Kanser ve Yayılım Riskini Azaltıyor

    Haftada 150 dakika orta tempolu yürüyüş bizleri kanser ve yayılımından koruyabilir! Kanser, tüm ölümler arasında kalp hastalığından sonra ikinci önde gelen ölüm nedenidir. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin konu hakkında bilgiler verdi. Kaynak: https://www.cnnturk.com/saglik/fiziksel-aktivite-kanser-ve-yayilim-riskini-azaltiyor Cancer Research'ün 15 Kasım 2022 sayısında yayınlanan yeni araştırmaya göre, aerobik egzersiz metastatik kanser riskini yüzde 72 azaltabilir. Çalışma, egzersizin akciğerler, karaciğer ve lenf düğümleri gibi genellikle metastazların geliştiği iç organlar üzerindeki etkisini araştıran ilk çalışmadır. Bulguların enerjisini şekerden alan yüksek yoğunluklu aerobik egzersizin metastatik kanser riskini azaltabileceğini gösterdi. Şimdiye kadar halka yönelik genel mesaj 'aktif ol, sağlıklı ol' ise, şimdi aerobik aktivitenin en agresif ve metastatik kanser türlerinin önlenmesini nasıl en üst düzeye çıkarabileceğini ortaya koymuş oldu. Bu çalışma hem fareleri hem de insanları içeriyordu - sıkı bir egzersiz rejimi altında eğitilen fareler ve sağlıklı insan gönüllüler koşudan önce ve sonra incelendi. İnsan verileri, 20 yıl boyunca 2.734 kişiyi izleyen epidemiyolojik bir çalışmadan da elde edildi - bu süre zarfında 243 yeni kanser vakası kaydedildi. Araştırmacılar, fiziksel egzersiz yapmayanlara kıyasla düzenli olarak egzersiz yaptığını bildiren yüzde 72 daha az metastatik kanserli insan olduğunu buldu. Başka bir çalışmada da egzersizin meme kanserinden ölüm riskini yüzde 46 ila 50 oranında azaltacağını ve nüks riskini yüzde 31 ila 50 oranında azaltacağını gösteren veriler var. Klinik olarak, egzersiz vücudun insülin duyarlılığını artırarak metabolik profilin düzenlenmesi yoluyla bir antitümör etkisine sahip olabileceği, böylece glikoz homeostazına katkıda bulunabileceği, steroid hormon seviyelerini düşürdüğü, bağışıklık sistemini güçlendirip kansere karşı koymamıza yardımcı olduğu öne sürülür. Kanser bir hastalık değil, birçok hastalığın sonucudur. Her biri kendi özel bakımını ve özel tedavi stratejisini gerektirir. Ancak kanserle ilgili anlaşılması kolay bir şey var: En başta kansere yakalanmamanız çok daha iyi. Op. Dr. Salim Balin ,'',''Bunu nasıl yaparız? Risklerden kaçınarak. Kansere neden olan her şeyi hayatımızdan uzak tutarak başlayabiliriz. Bunların başında sigara gelmektedir. Akciğer kanserinin ve bir düzineden fazla başka kanserin birincil nedenidir. Ve başka nedenler de var: sağlıksız beslenme, obezite, egzersiz eksikliği, aşırı alkol ve diğerleri arasında güneşe maruz kalma. Risk faktörlerini bilin ve bunlardan kaçınarak kanserin önlenmesine yardımcı olabilirsiniz.'' dedi.

  • Haşimato Hastalığı Yorgunluktan Kansızlığa Birçok Soruna Yol Açıyor

    Haşimato, bağışıklık sisteminin tiroid bezine saldırdığı ve bu kısımda hasara neden olan bir bağışıklık sistemi (otoimmün) hastalığına denir. Bu durum tiroid bezinin iltihaplanmasına neden olabilir. Ayrıca uzun zamanda yeteri kadar tiroid hormonu salgılanamamasına (hipotiroidizm) yol açar. Hipotiroidi vücuttaki pek çok sistemi etkileyerek yavaşlamasına sebep olur. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin konu hakkında bilgiler verdi. Haşimato kadınlarda daha sık görülse de her yaştaki kadın ve erkeklerde ortaya çıkabilir. Haşimato Hastalığı Belirtileri Nelerdir? Kansızlık, yorgunluk, depresyon, saç dökülmesi, çok üşüme, adet düzensizliği, nedensiz kilo alımı, soğuğa karşı dayanıksızlık, dilde büyüme, tırnak kırılması, unutkanlık, kuru cilt, ciltte kalınlaşma gibi... Son zamanlara düşük doz lazer terapisi (LLLT = Low Level Laser Therapy) haşimato hastalığı tedavisinde umut verici sonuçlar göstermektedir. Bu tedavinin etki mekanizması tiroit dokusunun kanlanmasını fazlalaştırıp kronik enflamasyonunun (yangı) azalmasını sağlayarak hücrelerin hasar görmesini aza indirip hormon üretim kapasitesini fazlalaştırmaktadır. Yalnız bu tedavi, tiroit kanseri olanlara, radyo aktif iyot tedavisi geçirmiş olanlara ve tiroit dokusu ameliyatla alınmış kişilere uygulanamaz. Op. Dr. Salim Balin ,''LLLT tedavisi; Yan etkisi olmayan, uygulanması kolay ve kısa süren işlem süresi ile konforlu bir uygulamadır. Bu yöntem sayesinde hastaların yoğun yaşamış olduğu şikâyetler geriler ve bazı şikayetlerinde geçtiği gözlenmektedir. Yine bu zaman zarfında tiroit ilacına olan ihtiyacın ya azaldığı veya tamamen ortadan kalktığını görülür. Hasimato hastalığı olan hastalarda Lazer tedavisi ile birlikte kişiye uygun olan beslenme programı, takipli olduğu doktor tarafından yapılacak olan mikro besin desteği ile birlikte stresi kontrol edebilen ve uyku düzenlerini sağlayan hastalarda daha da etkili olduğunu söyleyebiliriz.'' dedi. Kaynak: https://www.cnnturk.com/amp/saglik/yorgunluktan-kansizliga-bircok-soruna-yol-aciyor

  • Obezite birçok sağlık sorununu beraberinde getiriyor

    Modern çağın vebası obezite, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çığ gibi büyümektedir. Obezite birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor.Yüksek tansiyon,uyku apnesi,kalp hastalığı,eklem sorunları gibi...Ayrıca psikolojiyi de olumsuz yönde etkiliyor. Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin, obeziteye ilişkin önemli uyarı ve önerilerde bulundu. Balin'in açıklamaları şöyle: Diyet ve diğer tüm tıbbi tedavilere rağmen kilo veremeyenler ameliyat olmaktan da korkan kişiler için yeni nesil mide balonu, teknolojinin hizmetimize sunduğu yutulabilir(hap) mide balonu. İşte 7 soruda Elipse yutulabilir mide balonu. YUTULABİLİR MİDE BALONU NEDİR? Yutulabilir mide balonu; su ile yutulan, endoskopi, anestezi ve hastane yatışı gerektirmeyen yeni nesil mide balonudur. Midede yer kaplayarak ve gıdaların mideden geçiş hızını yavaşlatarak iştahın azalmasını sağlıyor. Ayrıca mide içerisinde kapladığı hacim sayesinde az miktarda gıdayla doyulmasına imkân tanıyor. Ayrıca obezite ameliyatı olacak hastaların ameliyat öncesinde zayıflamalarına ve bu sayede cerrahi risklerinin azalmasına yardımcı oluyor. Bir antibiyotik kapsülü boyutlarında üretildiği için kolay yutulabiliyor. Ortalama 16 hafta midede kalan yutulabilir balonu çeperlerinin inceliği sayesinde de bağırsaklardan rahatlıkla geçerek dışkı yoluyla atılabiliyor. YÖNTEM NASIL UYGULANIYOR? Ortalama 15 dakika süren bir işlem. Antibiyotik hapları boyutunda, kapsül formunda sıkıştırılmış bir tasarıma sahip olan mide balonu, bol su eşliğinde hap yutar gibi yutuluyor. Kapsül ucunda bir bağlantı aparatı bulunuyor ve bununla balonun şişirilmesi sağlanıyor. Balonun midede doğru yere konumlandığını tespit etmek için röntgen çekilerek doğrulama yapılıyor. Ardından, işlemi gerçekleştiren hekim, balonun ucundaki aparat vasıtasıyla balonu sıvıyla şişiriyor, verilen sıvının vücut için olumsuz bir etkisi yoktur. Balon 550 cc sıvıyla şişirildikten sonra yeniden röntgen çekiliyor. Artık sıvıyla dolmuş olan balonun son yeri kontrol ediliyor. Yapılan sıkı kontrollerin ardından balonun ucundaki aparat nazikçe çekiliyor ve ağızdan dışarı alınıyor. Böylece işlem tamamlanmış oluyor. KİMLER FAYDALANABİLİR? Yutulabilir mide balonu 15-65 yaş arasındaki kişilerde uygulanabiliyor. Yöntemden en fazla beden kitle indeksi 27 - 35 arasında olan kişiler fayda görüyor. Anestezi gerektirmemesi nedeniyle, özellikle anestezi almasında engeli olan, anestezi almak istemeyen ve daha fazla beden kitle indeksi olup ameliyat olmak istemeyen kişiler için son derece ideal bir yöntem olarak kabul ediliyor. KİMLER İÇİN UYGUN DEĞİL? Daha önce mide ve bağırsak ameliyatı geçirmiş kişiler yutulabilir mide balonu için uygun kişiler değildir. Ancak taktırmayı düşünen kişi öncelikle tecrübeli bir hekimle ön görüşme sağlamalı detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. YÖNTEMLE KAÇ KİLO VERİLEBİLİYOR? Yutulabilir mide balonu midede ortalama 16 hafta süreyle kalıyor. Bu süre içerisinde başlangıç kilonun ortalama yüzde 10-15’inin verilmesi sağlanıyor. Birçok bilimsel çalışmada mide balonlarından sonra en etkili kilo verme dönemi ilk 3 aydır. Yutulabilir mide balonunda program süresi 6 ay. İlk 3 ay maksimum kilo verebilmek sonrasında amaçlanan şey sadece kilo kaybı sağlamak değil, aynı zamanda balonun yerleştirildiği ilk günden itibaren benimsetilen sağlıklı beslenme alışkanlığının balon vücuttan çıktıktan sonra da devam ettirilebilmesi. Böylelikle mevcut kilonun korunması sağlanıyor ve kiloların geri alınması önlenebiliyor. Akıllı saat ve tartı ile uzaktan hastanın egzersiz, uyku ve kilo takipleri yapılır. BALONU YUTARKEN ZORLUK ÇEKİLİYOR MU? Yöntemin uygulandığı hastalar balonu yutamazsam kaygısına kapılabiliyorlar. Hastaların büyük bir kısmının balonu zorlanmadan yutabiliyor, Ancak her şeye rağmen yutmakta zorluk yaşayan kişilerde ince bir kılavuz yardımıyla, kapsül hekim tarafından mideye gönderilebiliyor. UYGULAMA SONRASINDA NELERE DİKKAT ETMEK GEREKİYOR? Op. Dr. Salim Balin,''Yutulabilir mide balonu uygulaması sonrasında hastanın alışma dönemini rahat geçirmesi için hekimi tarafından reçetesi düzenleniyor ve ilk birkaç gün için uyulması gereken sıvı ile yumuşak diyet programı hakkında bilgilendirme yapılıyor. Alışma döneminde zorlanan hastalara birkaç gün damarsan serum tedavisi de önerilebilir. Alışma dönemi tamamlandıktan sonra diyetisyenle birlikte hazırlanan kişiye özel sağlıklı beslenme programıyla takip süreci başlıyor" dedi. Kaynak: https://www.cumhuriyet.com.tr/saglik/obezite-bircok-saglik-sorununu-beraberinde-getiriyor-1999521

  • İnsülin Hakkında Önemli Tüyolar

    Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Salim Balin İnsülin direncini önlemek ve tersine çevirebilmek için açıklamalarda bulunurken diyabet ve obezite ilişkisinin altını çizdi. Diyabetle mücadelede yaşam tarzı ne kadar etkilidir, yaşam tarzımızı değiştirmek için neler yapmalıyız… İnsülin direnci (IR) şu anda tıpta sıcak bir konu ve bunun geçerli sebepleri var. İnsülin direnci 3 kişiden 1'ini etkiliyor ve beslenme ve yaşam tarzı müdahalesi ile yönetilmezse, prediyabetin ve nihayetinde tip 2 diyabetin öncüsüdür. Diyabetin öncüsü olması yanı sıra birçok kronik hastalığın hazırlayıcısı ve kavşak noktasındadır. İnsülin direnci belirtileri nelerdir? · Cilde renk veren pigmentlerin artışından ötürü koyulaşma · Hızlı ve aşırı kilo alma · Kilo vermede sıkıntı yaşama · Adet düzensizliği · Aşırı tüylenme · Kendini enerjisiz hissetme, sabahları yorgun kalkma · Yemeklerden sonra uyku basması · Konsantrasyon ve algılama güçlüğü · Soğuk terleme ve üşüme · Vücut direncinde azalma · Hızlı yeme, sık ve çabuk acıkma · Yemek gecikmesi durumunda sinirlenme, ellerde titreme · Baygınlık hissi · Tatlı krizleri · Sık sık mantar enfeksiyonu İnsülin direncini önlemek veya tersine çevirmek için sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları; 1-Renkli sebzeler taze yiyeceklerden zengin bir diyet hedefleyin 2-Yüksek glisemik, işlenmiş gıdaları (soda, unlu mamuller, cips, kurabiye vb.) yemekten kaçının 3-Yağlardan korkmayın. Yüksek kaliteli yağlar arasında sızma zeytinyağı, avokado yağı, hindistancevizi yağı, avokado, somon balığı(vahşi deniz somonu), kuruyemişler/tohumlar, otla beslenmiş hayvanlardan elde edilen tereyağı, organik yumurtalar, keten tohumu vb. bulunur. 4-Yeterli su için (mevcut kilonuzu 34'e bölüp çıkan rakam litre cinsinden su tüketin) 5-Yüksek lif içerikli gıdaları hedefleyin. Diyet lifi yüksek gıdalar yemek yemekten sonra kan şekeri artışını yavaşlatarak insülin duyarlılığında faydalı gelişmeler göstermiştir. 6-Vücudunuzu hareket ettirin. Egzersiz, insülinin şekeri kan dolaşımından kas hücrelerine taşımasına yardımcı olur. Özellikle direnç egzersizlerini tercih edin. 7-Yeterince uyuyun. Sadece birkaç gecelik uyku bozukluğu bile insülin direncine olumsuz katkıda bulunabilir. Yeterince dinlendirici bir uyku çekmeyi bir öncelik haline getirin. Yatağa git ve aynı saatlerde uyan. 8-Stres seviyeleri üzerinde çalışın. Meditasyon, yoga, nefes egzersizleri veya açık havada yürüyüş gibi sizin için neyin işe yaradığını bulun 9-Toksin maruziyetini azaltıp, detoksu destekle. 10-İF(aralıklı oruç) yapıp atıştırmalıklardan uzak dur 11-Doktor önerisi ile ihtiyaca göre mikro besin desteği İnsülin direnci tedavisinde kullanılan birçok tedavi vardır. Diyet, spor, ilaçlar, ameliyatsız işlemler(mide balonu) ve ameliyatlar. Bu yazımızda diyet, spor ve ilaçlara rağmen İR(insülin direnci)'den kurtulmayan hastalar için ameliyat, endoskopi ve anestezi gerektirmeyen yeni nesil yutulabilir mide balonundan bahsetmek istiyorum. 6 ay boyunca kilo vermenize yardımcı olacak yutulabilir mide balonunun 3 fark yaratan özelliği: İleri teknoloji bir mide balonu. Başarılarınızı destekleyen ve takip eden mobil uygulamaya bağlı Akıllı Tartı ve Akıllı Saat. Size özel beslenme programları hazırlayan sağlık uzmanları. Araştırmalar, diyetlerin başarısız olmasındaki temel nedenin açlık hissi olduğunu göstermiştir ki bu durum hiç şaşırtıcı değildir. Diyet yapmak zor bir şeydir ve genellikle sosyal hayatınız ve ilişkileriniz gibi hayatınızdaki diğer bileşenleri etkiler. Yutulabilir mide balonu midenizde bulunduğu yaklaşık 16 haftalık süreçte açlık hissiniz azalacaktır. Bu sayede arkadaşlarınızla yemeğe çıkarken içiniz rahat edecek ve aşırı yemek yemeyeceksinizdir. Balonun etkisi, sağlık ekibinizle ve sizi destekleyen beslenme uzmanlarıyla birleştiği zaman yemeklerle olan ilişkinizi yeniden şekillendirebilmektedir. Yutulabilir mide balonu, uygun hastalara doğru takip ve destekle yaşam tarzı değişikliğinize katkı sunarak insülin direncinden kurtulmalarına yardımcı olabilir. Bunun için mutlaka hekiminize başvurmanız gerekmektedir. Kaynak: https://www.sabah.com.tr/saglik/2022/10/26/genel-cerrahi-uzmani-op-dr-salim-balinden-insulin-hakkinda-onemli-tuyolar

  • METABOLİK SENDROMUNUZ VAR MI?

    Metabolik sendrom (MetS), birçok hastada bulunan belirtiler ve semptomlar kümesidir Metabolik sendrom, kalp hastalığı, felç, insülin direnci ve tip 2 diyabet geliştirme, Alzheimer, romatizma hastalıkları gibi hastalıklara yakalanma şansızlığımızı artırabilir. Dünya nüfusunun dörtte birinde metabolik sendrom bulunmaktadır. · Türkiye Metabolik Sendrom Araştırma Grubu’nun (METSAR) yaptığı çalışmaya göre, ülkemizde kentsel yerleşimlerde metabolik sendrom sıklığı ortalama %33,82’dir. · METSAR’ın verilerine göre, Türkiye’de 20 yaş üstü nüfusun üçte birine yakını metabolik sendromludur. · Metabolik sendromu olan kişilerin kalp krizi veya inme geçirme riski, olmayanlara kıyasla üç kat fazladır. Bu hastalıklar nedeniyle ölme riski ise metabolik sendromu olan kişilerde iki kat yüksektir. · Metabolik sendromu olan kişilerde Tip 2 diyabet gelişme riski beş kat yüksektir. · Dünya genelindeki 200 milyon diyabet hastasının %80’inin, kardiyovasküler hastalıklar nedeniyle yaşamını kaybedeceği tahmin edilmektedir. · Bu veriler, metabolik sendrom ve diyabetin, morbidite ve mortalite açısından başta gelen hastalıklar arasında yer aldığını ortaya koymaktadır. Metabolik sendrom tanı kriterleri Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) tanımına göre, metabolik sendrom tanısı için, karın bölgesinde yağlanma ile birlikte, aşağıdaki faktörlerden en az ikisinin bulunması gerekmektedir: 1. Açlık kan şekeri yüksekliği (≥100 mg/dL) veya tip 2 diyabet 2. Tansiyon yüksekliği (≥85/130 mm Hg) veya hipertansiyon hastalığı 3. HDL kolesterol düşüklüğü (erkeklerde < 40 mg/dL; kadınlarda < 50 mg/dL) 4. Trigliserit yüksekliği (≥150 mg/dL) 5. Karın bölgesindeki yağlanma “abdominal obezite” olarak adlandırılır ve bel çevresi ölçümüyle değerlendirilir. Avrupalılarda sınır değerler şöyledir: · Kadınlarda: ≥ 80 cm · Erkeklerde: ≥ 94 cm · Abdominal obezite, bel kalça çevresi oranının 0,9’un üzerinde olması olarak da tanımlanmaktadır. Metabolik sendromdan nasıl korunabiliriz? Metabolik sendromdan korunmanın temeli, sağlıklı bir yaşam şeklini benimsemektir. · Bu sağlık probleminden uzak durmanın en iyi yolu ideal kiloyu korumaktır.. · Dışarıda yürüyüş yapın, asansör yerine merdiven kullanın · Yakın mesafeler için araba yerine yürüyerek veya bisiklet kullanmayı tercih edin · Eğer araba kullanmak zorunda iseniz hedefinizden daha uzağa park ederek yürüme mesafesi yaratın · Hazır meyve suları, spor içecekleri şeker içermektedir. Onun yerine su, doğal maden suları tercih edin. · Fastfood restoranlardan uzak durun. Salata ve ızgara et tercih edin. · Her gün sağlıklı kahvaltı yapın. Televizyon seyrederken atıştırmayın. Porsiyonlarınızı küçük tutun · Yaşam tarzı programı (yemek yeme, aktivite ve davranışların modifikasyonu) · Rafine her türlü gıdadan uzak durun. · Uykularınızı önemseyin her gece en az 6-8 saat uyuyun. · Doktor kontrolünde mikro besin desteği(ihtiyacınız olan ) alın. · Hormon yapınızı bozacak parfüm, deodorant, kozmetik ve temizlik ürünlerinden uzak durun. · Gıdalarınız doğala en yakın olanı ve mevsiminde olanı tercih ediniz. Metabolik sendromu olan kişilerin mutlaka hekimine başvurup destek almalıdır. Op. Dr. Salim Balin

  • Hashimoto’da Bireysel Tedavi: DÜŞÜK DOZ LAZER (Low-level laser therapy)

    · Lazer tedavisi (LLLT )Hashimato hastalığında kullanılan güvenli etkin bir tedavidir. Hastalığı ortadan kaldırmaz. Hastalığı durdurur veya geriletir. · LLLT (lazer tedavisi) Haşimato tiroiditi olan kişilere NASIL yardımcı olur? · Tiroit bezindeki enflamasyonu azaltması ve kanlanmayı artırmasıdır. Uyarılan tiroit hücreleri hormon üretme kapasiteleri artar, enflamsyonun azalmasıyla beraber tiroit dokusundaki ilerleyici hasar durdurulabilir. · Yeterli üretilen T4 hormonu doğru beslenme ve eksik mikro besin(selenyum, C vitamini, magnezyum, A vitamini, D vitamini vb.) desteklerin giderilmesi ile beraber T3 dönüşümü artar(hormonun hücre düzeyinde etkili formu). Hormon eksikliği ile oluşan ve hayat kalitesini bozan semptomlarda (halsizlik, yorgunluk, saç dökülmesi, eklem ağrısı, kabızlık vb.) gerileme ve hastanın ilaca olan ihtiyacı azalmaya başalar. · Lazer tedavisi ağrılı bir işlem değildir. Epilasyon lazerinin bin kat düşük dozu kullanılır ve hiçbir yan etkisi yoktur. · Ameliyat olan ve tiroit bezi alınan veya yüksek doz radyoaktif iyot (atom) almış hastalara uygulanamaz. · Lazer tedavisi 6 seanstır. Günde 2 seans olmak üzere (bir saat ara ile) üç günde bitmektedir. · Üç günde altı seans uygulanır. Üç gün üst üste veya on gün içinde tamamlanacak şekilde uygulanmaktadır. · Lazerin uygulaması ile beraber damardan verilen antioksidan serumlar etkinliği artırmaktadır. Kaynak: ClinicalTrials. Gov Identifier: NCT02240563

  • AMALGAM (cıvalı diş dolgusu) DOLGULARINIZ VARSA TEKRAR DÜŞÜNÜN!

    Kronik cıva toksisitesi özellikle sinsidir, çünkü semptomlar değişken ve spesifik değildir, tanı testleri genellikle yanlış anlaşılmaktadır ve tedaviler en iyi ihtimalle spekülatiftir. FDA, yüksek riskli bireylerde cıva içeren diş amalgamları ile ilgili potansiyel risklerle ilgili önerilerini güncelledi. FDA'nın diş amalgamlarından kaçınmayı önerdiği yüksek riskli gruplar şunlardır: -Hamile kadınlar -Hamile olmayı planlayan kadınlar -Emziren kadınlar -Çocuklar, özellikle altı yaşından küçük olanlar; -Multipl skleroz, Alzheimer hastalığı veya Parkinson hastalığı gibi aile öyküsü olan ve nörolojik hastalığı olan kişiler -Böbrek fonksiyonları bozulmuş kişiler, Cıvaya veya diş amalgamının diğer bileşenlerine karşı bilinen yüksek hassasiyete (alerji) sahip kişiler Birçok araştırma cıva amalgamlarını Alzheimer hastalığı, otizm, otoimmün hastalıklar, kronik yorgunluk sendromu, depresyon, kısırlık gibi kronik hastalıklara ya direkt sebep oluyor yada hazırlayıcısı oluyor. Özellikle kendi klinik tecrübemde kilo vermeye dirençli hastalarda, haşimato hastalığı olanlar ,fibromiyalji, depresyon gibi duygu durum bozukluğu olan kişilerde ağır metal toksitesini sıklıkla görüyorum. Toksin deryasında yüzdüğümüz şu dünyada cıva vb. ağır metalleri olabildiğince bedenimize uzak tutmaktır. Amalgam dolgusu olan kişilerin bu dolgularını güvenli cıva amalgam çıkarılması ile ilgilenen bir diş hekiminde usulüne uygun çıkartılmasını öneriyorum. Op. Dr. Salim Balin

  • Kabızlığı olan veya son zamanlarda bağırsak hareketleri değişen(ishal/kabızlık)mutlaka araştırılmalı

    Kabızlık ve Doğal Çözümler Genel anlamda haftada üçten az tuvalete çıkmayı kabızlık olarak değerlendirmek mümkün. Kişiden kişiye farklılıklar olabilir kimisi her gün tuvalete çıkar kimisi haftada 3-4 kez. Rutin alışkanlığınız ve düzenli olması önemli. Kronik Kabızlık Kabızlık, haftada üçten az bağırsak hareketi 3 aydan uzun sürmesi halinde kişi kronik kabızlık problemi yaşıyor demektir. Kronik kabızlığın diğer belirtileri arasında, bir kişinin kişisel veya iş hayatını bozan ve diyet veya yaşam tarzı değişikliklerinin değişmesiyle rahatlamadığı zaman kabızlık saydır. Kronik kabızlık için kimler risk altında? ·Kadınlar ·65 yaşın üzerindeki insanlar kronik kabızlık yaşama riski daha yüksektir. ·Yanlış beslenme ·Hamilelik ve fiziksel aktivite eksikliği de kronik kabızlık riskini artırır. ·Bununla birlikte, otoimmün hastalık, hipotiroidizm, küçük bağırsak bakteriyel aşırı büyüme (SIBO), Crohn hastalığı, kolon kanseri ve irritabl bağırsak sendromu gibi altta kalan sağlık durumları kronik kabızlığa neden olabilir. Kronik kabızlığın belirtileri Kabızlığın daha spesifik belirtileri şunlardır: 1- Zorlu, ağrılı bazen kanamalı dışkılama 2- Ağrılı bağırsak hareketleri 3- Topak, kuru veya sert dışkılama(keçi pisliği şeklinde) 4- Karın bölgesinde kramp ve ağrı 5- Şişkinlik 6- Mide bulantısı 7- Bağırsağın tam boşalamama hissi Kabızlık Nedenleri -Yetersiz su tüketimi -Yetersiz beslenme -Bağırsak florasının bozulması -Hipotiroidi(en sık neden Haşimato hastalığı) - Gıda hassasiyetleri - Otoimmün hastalıklar - Bağırsak tıkanıklıkları(kanser,yapışıklık) Kabızlık Doğal Olarak Nasıl Giderilir 1- Yeterli su tüketimi Kabızlığı engellemenin en doğal, basit, pratik ve ucuz yolu yeterli su içmektir. Günlük su ihtiyacımız yaşa, fiziksel aktiviteye ve mevsimselliğe göre değişse de 70 kg bir kişinin 2-2,5 litre su tüketmesi gerekir. Kahve, çay vs. aşırı tüketenlerin aldıkları çay-kahve miktarının iki katı kadar su içmeleri gerekir. Su içme zamanı; uyanır uyanmaz bir bardak su ile güne başlamalı ve öğün sırasında değil de yemekten en az 1 saat sonra içmeye başlamalı ve yudum yudum içilmeli. 2- Yeterli ve Sağlıklı gıda tüketimi li gıdalar sağlığımız ve rahat tuvalet için egerekli ise özellikle Yeterli miktarda alınan lifli gıdalar yumuşak ve kıvamlı tuvaletimizi sağlar. İyi lif kaynakları arasında avokado, çilek, ahududu, havuç, pancar, brokoli, bürüksel lahanası ve yapraklı yeşillikler bulunur. Erkeklerin günde 40 gram, kadınların ise günde 25 gram diyet lifi tüketmesi önerilir. Lifli gıdalar sağlığımız ve rahat tuvalet için ne kadar gerekli ise özellikle glüten, süt ürünleri, mısır, soya ve şeker olmak üzere iltihaplanmaya yol açan yiyeceklerde bir o kadar problemlidir ve uzak durulması gerekir. Gıda duyarlılığı ve iltihap tetikleyicileri her kişiye özgüdür, bu nedenle herhangi bir gıda hassasiyetini tanımlamak için bir eliminasyon diyeti yapmanızı öneririm. 3- Düzenli egzersiz Her gün on bin adım veya tempolu 30 dakikalık yürüyüşler bağırsakların ritmik çalışmasına katkı sağlar 4- Alkol ve Kafeini kısıtlamak 5- Eksik minerallerin yerine konulması Özellikle magnezyum 6- Pre/probiyotik desteği 7- Biofeedback(Biorezonans) terapileri Not: Kronik kabızlığı olan veya son zamanlarda bağırsak hareketleri değişen(ishal/kabızlık) mutlaka kanser açısından bir uzman doktor tarafından değerlendirilmeli. Op.Dr.Salim Balin

  • Ne yapsam kilo veremiyorum diyorsanız! Haşimato olabilirsiniz!

    Haşimato Hastalığı Haşimato, vücudumuzun savunma hücrelerinin tiroit dokusuna saldırarak tahrip etmesi ve yıllar içerisinde hormon üretemeyecek hale gelmesi ile sonuçlanan otoimmün bir hastalıktır. Tiroit hormonu vücudumuzun orkestra şefi şeklinde yönetmektedir. Yokluğu veya az üretimi olduğunda tüm sistem etkilenmiş olur. Haşimato’nun 11 önemli işareti Aşağıdaki belirtilerden birkaçı sizde varsa mutlaka hekiminize başvurun. 1. Yorgunluk ve 8 saat uyuduktan sonra bile bitkin hissetmek 2. Odaklanamama, zayıf hafıza 3. Kilo alımı veya kilo verememe 4. Soğuk eller veya ayaklar, düşük vücut sıcaklığı 5. Saç dökülmesi veya inceltme, kırılgan saçlar 6. Kabızlık 7. PMS(Premenstrüel sendrom), düzensiz dönemler ve düşük cinsel dürtü, kısırlık dâhil hormonsal dengesizlikler 8. Kuru cilt veya kırılgan tırnaklar 9. Anksiyete, depresyon ve ruh hali değişimleri gibi ruh hali dengesizlikleri 10. Kalp atış hızının azalması 11. Boyun şişmesi, horlama veya ses kısıklığı Haşimato hastalığı tanı tiroit hormonları ile beraber Anti-TPO ve Anti-TG değerlerine bakılarak tanı konulmaktadır. Klasik tıp yaklaşımı; Hasimato hastalığına yapılacak bir şey yok bununla yaşamaya alışmalısınız! Evet, elimizde sihirli bir ilaç ya da ameliyat seçeneği yok ama aslında yapılacak çok şey ver! Haşimato hastalığını tersine çevirmek için yapmanız gerekenler. 1- Doğru beslenme desteği 2- Toksinlerden arınma 3- Stres kontrolü 4- Düzenli uyku 5- Eksik vitamin ve minarel desteği 6- İyot eksikliği varsa takviye edilmesi 7- Düzenli egzersiz 8- İhtiyaç miktarınca uygun tiroit ilaç takviyesi Haşimato hastalığında erken teşhis çok önemli. Erken teşhis hastayı ömür boyu sürebilecek ilaç kullanımından kurtaracağı gibi hayat kalitesinde önemli ölçüde artırmaktadır. Op. Dr. Salim Balin

bottom of page